Kuru çorbalar, yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemiyle üretilmektedir. Türk Gıda Kodeksi uyarınca, hiçbir koruyucu madde eklenmeden sebze, tahıl, kuru baklagil, baharatlar gibi doğal malzemelerle oluşturulan çorbalar, ev yapımı çorbalara göre çok daha kolay ve kısa bir sürede sofralarda yerini alabilmektedir. 
Mevsiminde toplanan ve özenle seçilen taze sebze ve baharatlar yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemine tabi tutulur. Çorba için malzemeler seçildikten ve yıkandıktan sonra, ısı yardımıyla suyu alınır ve kurutma işlemi, yüksek kalite standartlarına uygun olarak yapılır. Suyu alınan malzemeler daha sonra küçük parçalar halinde doğranır ya da öğütülerek toz haline getirilir. Elde edilen toz, en iyi tariflere uygun olarak karıştırılarak farklı çorbalar yaratılır ve el değmeden paketlenir. 
Kuru çorbalar, Türk Gıda Kodeksi uyarınca, hiçbir koruyucu madde eklenmeden sebze, tahıl, kuru baklagil ve baharatlar gibi doğal malzemelerle oluşturulmaktadır. 
Gıda katkı maddelerinin tümü uluslararası ve ulusal sağlık ve gıda otoritelerinin düzenlemesi ile kullanılabilir. Gıda katkı maddelerinin güvenliğinden sorumlu uluslararası kuruluşlar Birleşmiş Milletler'in yönetiminde görev yapan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafında oluşturulan Codex Alimentarius Komisyonu ve JECFA olarak adlandırılan "Gıda Katkıları için FAO/WHO Ortak Uzmanlar Komite- si"dir. Bunlara ek olarak US-FDA (Birleşik Devletler Gıda ve İlaç İdaresi) ve EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) ve daha birçok ulusal gıda güvenliği otoritesi gıda katkılarının güvenliği ve denetimi konusunda sorumluluk taşırlar. Tüm malzemelerde olduğu gibi kuru çorba içeriğinde yer alan malzemeler de uluslararası gıda otoriteleri ve Türk Gıda Kodeksi'nin belirlemiş olduğu standartlara uygun olarak ve belirlenen limitler içinde kullanılmaktadır.
Kuru çorbaların içinde, çeşidine göre değişmekle beraber; geleneksel çorbalarda kullanılmakta olan taze malzemelerin yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutulması işlemiyle elde edilen malzemeler yer almaktadır.
Kurutma işlemi; uygun sıcaklıkta hava sirkülasyonu ile, hijyenik koşullarda ve el değmeden kurutma fırınlarında gerçekleşmektedir. Sebze, tahıl veya kuru baklagillerin içerisindeki su aktivitesi, bozulmaya yer vermeyecek hale gelene kadar kurutma işlemi devam eder. Daha sonra öğütülerek çok küçük parçalara ayrılıp toz haline getirilen besinler yine hijyenik ortamlarda el değmeden paketlenmektedir. 
Kurutma çok hijyenik koşullarda yapılan tamamen fiziksel bir işlemdir, herhangi bir kimyasal madde eklenmeden gerçekleştirilir.
"Evdeki gibi önce çorba pişiriliyor ve ardından hepsi kurutuluyor mu" demek istiyorsanız tabii ki öyle değil. Nohut, kuru fasulye ve mercimek gibi kuru baklagiller önceden ayrı ayrı pişirilir ve ayrı ayrı kurutulur. Sebzeler de ayrı ayrı yıkanır, doğranır, kurutulur ve öğütülür.
Kurutma işleminin doğal bir sonucu olarak vitamin kayıpları gerçekleşebilmektedir. Bu kayıplar her türlü saklama yönteminde az ya da çok olabilmektedir. Örneğin ev koşullarında kurutulan sebzelerde de bu geçerlidir. Öte yandan malzemelerin kurutma süresi ve sıcaklıkları besin öğesi ve vitamin kayıplarını en az oranda tutacak şekilde düzenlenmektedir. 
Kurutma çok hijyenik koşullarda yapılan herhangi bir kimyasal madde eklenmeden gerçekleştirilen bir işlemdir. Besinlerin içeriğindeki su aktivitesi oldukça azaltılmaktadır. Ürünlerin daha uzun süre dayanıklı kalmasını sağlamak amacıyla hava, nem ve ışığa karşı koruyan paketlerde ambalajlama işlemi yapılmaktadır. Böylelikle kuru çorba ürünler hiçbir çevresel etkiye maruz kalmadan dayanıklılığını uzun süre koruyabilmektedir. Evde kurutulan tarhana gibi uzun süre bozulmaz, ailelerimizden gelen bu geleneğe de benzetebiliriz. 
Tabii ki evde yapılan diğer tüm yemeklerde olduğu gibi tuz içermektedir. Ancak son yıllarda tüm üye firmalarımız Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation-WHO) önerileri doğrultusunda tuz oranını azaltma yönünde çalışmalar yapmaktadır.
Tarife göre pişirilmiş 1 kase (250 ml) kuru çorbada ortalama 1 gr yağ bulunmaktadır. Bu oranla Türk Gıda Kodeksi'ne göre kuru çorbalar yağsız ürün sınıfında değerlendirilmektedir. Öte yandan tüketici daha da zengin lezzetler için arzusuna göre pişirme sırasında ilave yapabilmektedir.
Kuru çorba malzemeleri tüm ilgili mevzuata uygun üretim yapan ve devletin yetkili organları tarafından denetlenen tedarikçilerden özenle seçilerek alınmaktadır. Hammadde içeriği firmaların Ar&Ge departmanları tarafından detaylıca incelenmekte ve uygun kalite kriterleri oluşturulmaktadır. Sonrasında fabrikaya gelen her hammadde kalite departmanı tarafından kontrol edilmekte ve bu kriterlere uygunluğuna göre kabul edilmektedir. 
Hayır, kuru çorbalar Türk Gıda Kodeksi uyarınca da hiçbir koruyucu madde içermez. 
Ürünlerin tazeliğini korumak için, koruyucu madde yerine yüzyıllardır kullanılan geleneksel bir yöntem olan kurutma işlemi uygulanmaktadır. Ayrıca hava, nem ve ışığa karşı koruyan paketlerde ambalajlama işlemi yapılmaktadır. Böylelikle üretilen ürünler hiçbir çevresel etkiye maruz kalmadan dayanıklılığını sürdürebilmektedir. 
Hava, nem ve ışığa karşı koruyan paketlerde satışa sunulan kuru çorbalar serin, kuru ve kokusuz bir ortamda, paketi açılmadan, içerdikleri malzemelerin farklılıklarına göre 24 aya kadar varabilen sürelerde tazeliğini korumaktadır. 
Geleneksel kurutma yöntemiyle hazırlanan kuru çorbalar yeterli ve dengeli beslenmenin bir parçası olarak kahvaltı da dahil her öğünde rahatlıkla tüketilebilir.
Geleneksel kurutma yöntemiyle hazırlanan kuru çorbalar yeterli ve dengeli beslenmenin bir parçası olarak kahvaltı da dahil her öğünde rahatlıkla tüketilebilir. Kuru çorba sindirimi kolay ve besleyicidir, günlük sıvı alımına katkıda bulunur ve doygunluk hissi verir. Bazı çorbalara eklenen kuru fasulye, nohut ve mercimek gibi kuru baklagiller protein ve diyet lifi yönünden çorbaları zenginleştirmektedir. Her kuru çorba paketinin arka tarafında, paket üzerindeki tarife göre hazırlanmış çorbanın, enerji ve besin öğeleri değerleri yer almaktadır. 
Tüm yiyecekler gibi kuru çorbalar da kalori içeriğine sahiptir. Öte yandan günlük enerji ihtiyacı 2000 kcal olarak referans alındığında 1 kase kuru çorba çeşidine göre değişmekle beraber ortalama 70 kcal olup, bu da bir yetişkinin günlük enerji ihtiyacının ortalama %3.5'ine katkıda bulunur. Diğer birçok ana yemeğe kıyasla düşük kalorili bir alternatif olan kuru çorba, çeşitli malzemeleri içermesiyle beraber sulu bir yemek türü olması nedeniyle doygunluk sağlamaya yardımcı olur, böylece kilo kontrolünü destekler. Su ile pişirilmesi nedeniyle hafif ve sindirimi kolay olan kuru çorbanın düzenli tüketimi dengeli beslenmeye katkı sağlar. 
Her türlü gıdanın 36 aya kadar bebeklerde doktor ve beslenme uzmanı kontrolünde verilmesi gerekir. 3 yaşından itibaren çocuklar besin çeşitliğine geçtikleri için önerilen düzeylerde her türlü besini tüketebilir. 
Bebeklerin beslenme gereksinimleri ve tüketim şekilleri yetişkinlere kıyasla farklılık gösterir. Bu nedenle onların beslenmesinde büyüme ve gelişm- elerini desteleyecek daha farklı beslenme düzeni takip edilmektedir. Bu nedenle yetişkinlerin tükettiği pek çok besin gibi kuru çorba, bebekler için öncelikli bir besin değildir.